Yeni Yıl, Yeni Ben… Eski Alışkanlıklar
Takvimler 1 Ocak’ı gösterdiğinde ülkede toplu bir “zayıflama aydınlanması” yaşanır. Gece 00.01 itibarıyla herkes karbonhidratla vedalaşmış, şekeri hayatından çıkarmış ve pazartesi kesin spora başlayacağına yemin etmiştir. O sırada mutfakta duran baklava tepsisi ise “ben misafir sayılırım” statüsüne alınır.
Yeni yıl kararlarının en popüleri şüphesiz zayıflamaktır. Herkesin bir planı vardır ama planlar genelde şu cümleyle başlar: “Abartmadan yiyeceğim.” Abartmanın tanımı kişiye göre değişir; kimine göre iki dilim pizza, kimine göre pizzanın sadece kenarlarını yemektir.
Ocak ayı, diyetisyen randevularının altın çağıdır. Spor salonları hiç olmadığı kadar kalabalık, tartılar hiç olmadığı kadar cesurdur. Koşu bantları üzerinde yürüyen insanlar, bir yandan ter atarken bir yandan da içlerinden “Ben bunu neden istedim?” diye düşünür. Şubat geldiğinde ise bu kalabalığın bir kısmı “ben evde de spor yapabilirim” felsefesine geçiş yapar.
Yeni yılda zayıflama kararı almak aslında biraz umut işidir. “Bu sefer olacak” duygusu, geçen yılın yarım kalan diyet defterlerini affettirir. Pazartesi başlama geleneği sürer, o pazartesiler bazen başka bir pazartesiye devredilir. Ama olsun; niyet vardır, önemli olan da odur… diye kendimizi teselli ederiz.
İşin güzel tarafı şu: Yeni yıl kararları her ne kadar kısa ömürlü olsa da, insanın kendine dönüp bakmasını sağlar. Biraz daha sağlıklı yaşama isteği, birkaç kilo verme hayali ve aynaya umutla bakabilme arzusu… Hepsi yeni yılın paket programına dahildir.
Sonuç olarak, yeni yılda zayıflama kararı almak milli bir spordur. Kimimiz başarıyla tamamlar, kimimiz “seneye kesin” diyerek bir sonraki yıla devreder. Ama ne olursa olsun, yeni yılın en tatlı kararı genelde şudur: “Bugün diyetteyim, yarın bakarız.”
Şimdiden herkese mutlu, huzurlu, sağlıklı, tartıda bol eksili yıllar dilerim.