Mergen’in Oku

Yayınlama: 12.02.2024
Düzenleme: 11.02.2024 14:19

YENİ ÇAĞDA UZAY HUKUKU

Yüzyıllardır insan için sorun olan açlık ve hastalıklar bugünün dünyasında eskiden olduğu kadar amansız tehlikeler değiller. Dolayısıyla ortalama insan ömründe hatırı sayılır bir artış istatistiklere yansımış durumda. “Yaşadığımız gezegen artan nüfusa ve daha fazla yaşamak uğruna her yolu deneyen insan ırkına ne kadar daha ev sahipliği edebilir? Kaynaklarımız her geçen gün tükenirken gelecekte bizi neler bekliyor?” gibi karanlık sorularla karşı karşıya kalan insanlık, son zamanlarda cevabı uzayın karanlığında aramakta.

Geçtiğimiz ay, 19 Ocak tarihinde, ilk Türk astronotumuz Alper Gezervacı’nın da içinde bulunduğu Dragon uzay aracının fırlatılışı gerçekleşti, böylece hepimizin gözü göğe çevrildi. Peki, uzaya dair ne biliyoruz? Zifiri bir karanlık, sonsuz bir boşluk… Gelgelim hukuka; insana dair her şey hukukun doğrudan konusunu meydana getiriyor. İnsanlık artık sınırlarını aşmakta ve uzayı mesken edinmek arzusunda. Bu durumda hukuk için yeni bir alan da doğmakta: Uzay Hukuku. Yeni kabul ediyoruz çünkü hukuk, uzay gelişmelerini geriden takip etmiştir ve bu durumda birkaç devletin uzay çalışmalarında tekelleşmeleri sonucunu ortaya çıkartmıştır. İnsanoğlunun aya ayak basmasının ardından Birleşmiş̧ Milletler bünyesinde önce Ad Hoc olarak kurulan ve Daimî Komite ’ye dönüştürülen Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanılması Komitesi (COPOUS), uzayın gerek hukuki açıdan gerekse teknolojik açıdan ele alındığı bir platform olarak ortaya çıkmıştır. Uzayın ve uzay faaliyetlerinin hukuki rejimini ortaya koyan ilk gelişme, Komite bünyesinde ele alınan ve Birleşmiş̧ Milletler Genel Kurulu’nda karara bağlanan 1962 sayılı Devletlerin Uzayın Keşfi ve Kullanılması Faaliyetlerini Düzenleyen Hukuki İlkeler Bildirgesi’dir.

Uzay teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, yeni kavram ve kurumlar da tartışmaya açılmıştır. Uzay teknolojisinin uzay hukukuna etkisi bakımından en çok dikkat çeken konular; uzay trafiği, uzay çöpü, uzayın barışçıl kullanımı ve uzay turizmi olarak sıralanabilir. Söz konusu tartışmalar farklı görüşleri içerse de uzaya ilişkin mevcut uluslararası antlaşmaların belirtilen meselelere cevap vermek bakımından yetersiz kaldığı görülmektedir. Dolayısıyla yeni antlaşmalar, protokoller ve hukuki düzenlemeler gerekmektedir.

Uzaya dair mevcut gelişmeler çok göz alıcı olmakla beraber belli başlı tehlikeleri de beraberinde taşımaktadır. Artan uzay faaliyetleri, uzayın yoğun kullanımı ve oluşan kirlilik, uzay faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Bunun yanında uzayın saldırgan kullanımı, uzay teknolojisini, ticari faaliyetleri ve uluslararası barış̧ ve güvenliği olumsuz etkileyecektir.

Uzay turizmi ise, astronot olmayan kişilere de uzaya çıkma fırsatı sunduğu için, oldukça etkileyici bulunan bir faaliyettir. Uzay turizmi dışında, diğer faaliyetlerin içerdiği tehlike sebebiyle, söz konusu alanlar bakımından hukuki düzenlemelerin yapılması zaruridir. Çünkü uzay hukukunun pozitif anlamda uzay teknolojisini geriden takip ettiği, hali hazırda mevut problemlere çözüm üretemediği ortadadır. Nitekim her geçen gün artış gösteren uzay araştırmaları, ortaya çıkan yeni faaliyet alanları, yeni nesil uzay araçları vs. uzay hukukunda yeni düzenlemelerin ve tanımlamaların yapılmasını gerektirmektedir.

Ne yazık ki, uzay politikalarına hâkim olan “bekle -gör” politikası, gerekli düzenlemelerin yapılmasını geciktirmekte; uzay teknolojisinin ilerlemesinin uzay hukukuna etkisi meselesini uluslararası hukuk doktrininde tartışma konusu olmaktan öteye taşıyamamaktadır. Uzayın karanlığında cevaplara yolculuk eden insanlığı destekleyecek hukuki düzenlemelerin yapılması ve bu alanda var olan boşluğun sona erdirilmesi gerekmektedir.

 

Kaynak: Uzay Teknolojisinde Meydana Gelen Gelişmelerin Uzay Hukukuna Etkisi, Merve Erdem, UHUK-2012-1008