HANGİ BALIK ?

Yayınlama: 12.02.2024
Düzenleme: 11.02.2024 13:08

HANGİ BALIK ?

Gelişen endüstri, nüfusun hızla artması ve aşırı tüketim gibi insanların sebep olduğu olumsuz etkilerden dolayı doğada geçmişten günümüze kadar devam etmekte olan dengeli ilişkiler, hızla bozulmaktadır. Suların kirlenmesi, endüstriyel ve tarımsal atıkların sulara karışması gibi durumlarda, bazı ağır metaller, suda yaşayan canlıların yapısında birikmektedir ve bu da tüketiciyi doğrudan etkilemektedir. Bireyler de tüm canlılar gibi bu kirleticilerden doğrudan ve dolaylı olarak etkilenmektedir. Bireylerin ağır metallere maruz kalması nörolojik bozukluklara, organlarda ve iskelet sisteminde çeşitli hasarlara neden olmaktadır.

Kurşun (Pb) toksik etkisi bilinen ağır metallerden biridir. Bireylerde oksidatif stresi artırmakta ve hücresel hasara yol açmaktadır. Aynı zamanda hem biyosentezini bozarak demir metabolizmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle çocukluk döneminde kurşuna maruziyetin yüksek olması beyin gelişimini etkileyerek zekâ seviyesinde (IQ) azalmaya neden olmaktadır.

Kadmiyum (Cd) da yüksek dozda maruziyet sonucu toksik etki gösteren ağır metallerden biridir. Kadmiyumun vücutta birikimiyle oksidatif stres artmakta, böbreklerde fonksiyon bozuklukları görülmektedir. Ayrıca gen ekspresyonu üzerinde olumsuz etkiler göstererek kanseri tetiklemektedir.

Besinlerle maruz kalınan ağır metallerden bir diğeri de alüminyum (Al)‘dur. Bireylerin maruz kaldıkları alüminyumun %95’i besinler yoluyla olmaktadır. Besinlerin yanı sıra gıda katkı maddeleri, ilaçlar ve içme suları da alüminyum maruziyetine sebep olmaktadır. Bu maruziyet genellikle sinir sisteminde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Alüminyumun Alzheimer ve Parkinson hastalığı üzerinde etkileri olduğuna dair çalışmalar yapılmıştır ve bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.

Arsenik, sularda genellikle daha toksik olan organik formlarının, balık etinde genellikle inorganik formlarının baskın olduğu saptanmıştır. Bu değişikliğin balığın detoksifikasyon sisteminden kaynaklandığı düşünülmektedir. İnsanların balık tüketimi sonucu maruz kaldıkları arseniğin etkileri henüz tam olarak bilinmemektedir.

Peki denizler kirlenirken hangi balığı yemeliyiz?

Çiftlik balıkları belirli büyüklükteki tankların içinde beslendiğinden, bu balıklar için yüzecek çok fazla alan kalmamaktadır. Bu sebeple balıklar birçok sağlık problemiyle karşı karşıya kalabilmektedir. Ayrıca çiftlik balıkları doğada beslenebildikleri gibi beslenmemektedir. Çiftlik balıklarına verilen yemler, genetiği değiştirilmiş mısır veya diğer karada yetişen besinleri içermektedir. Eğer balıklar antibiyotik ve/veya hormon kullanmadan ve düşük yoğunluklu tanklarda yetiştirilmiş yüzdüğü tanklar ve kullanılan cihazlar sentetik herbisitlere maruz kalmamışsa tercih edilebilir.

Cıva içeriği yüksek olmayan balıklar tercih edilmelidir. Su balıkları ve küçük balıklar daha az cıva içeriğine sahiptir. Midye, kılıç balığı ve köpek balığı yüksek oranda cıva içerir. Sardalya, hamsi, istavrit, somon, dil balığı, ahtapot, kalamar, karides, palamut ve uskumru cıva oranı azdır.

Yurt dışında Marine Stewardship Council (MSC) etiketli balıklar, doğru avcılık yöntemleri ile yakalanmaktadır. Bu etiketin bulunduğu balıklar tüketilmelidir.

KAYNAKÇA

Saygılı S, Eroglu E,Gulec A,Ayaz A,Konserve Balıkların Ağır Metal Düzeyleri, H.Ü. Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi Cilt:10, Sayı:1, 2023

Erdem ME, Köstekli B, Keskin İ, Kocatepe D, Kaya Y 2021. Farklı Denizlerden Avlanan Hamsilerin (Engraulis encrasicolus Linnaeus 1758) Mineral Madde İçeriği ve Ağır Metal Kontaminasyonu. KSÜ Tarım ve Doğa Derg 24 (2): 285-292