Çorum
Açık
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,1692 %0.21
47,0060 %-0.13
Ara
Kesin Karar Ulusal Kanseri Yendiği Hastanede İşe Başladı

Kanseri Yendiği Hastanede İşe Başladı


Kanseri Yendiği Hastanede İşe Başladı

Adana’da yaşayan 27 yaşındaki Doğukan Demir, lösemiyle karşı verdiği savaşı kazandığı hastanede işe başladı.
Kastamonu’dan yaz tatili için Adana’ya gelen Hüda ve Gazi Demir çiftinin oğulları 9 yaşındaki Doğukan Demir’in şikayetlerinin artması üzerine başvurdukları hastanede, küçük çocuğa lösemi teşhisi konuldu. 2006 yılında Çocuk Hematolojisi Uzmanı ve Çocuk Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Bülent Antmen’in kontrolünde tedaviye başlandı.
2009 yılında Acıbadem Adana Hastanesi’nin açılması ve Bülent Antmen’in hastanede çalışmaya başlamasıyla Doğukan Demir, tedaviye bu hastanede devam etti. Yaklaşık 5 yıl tedavi gören Doğukan, zorlu tedavi sürecinin ardından kemik iliği nakline gerek kalmadan lösemiye karşı verdiği savaşı kazandı.

Kontrolleri devam etti
Lösemiye karşı verdiği mücadeleyi kazanan Doğukan, 3 ayda bir yine doktorunun yanına gelip kontrollerini yaptırdı. Bu sırada Doğukan, önce liseyi ardından da üniversitede sosyal hizmetler bölümünü başarıyla tamamladı.

Lösemili çocuklara umut oldu
Hem lise hem de üniversite döneminde Doğukan Demir, Acıbadem Adana Hastanesi’ndeki gönül bağını hiç koparmadan ve doktorların izin verdiği ölçüde lösemili çocuklarla moral etkinliklerine katıldı. Kendisi gibi hastanede tedavi gören kardeşlerini yalnız bırakmayan Doğukan, onların gönüllü ağabeyi oldu.

Lösemiyi yendiği hastanede işe başladı
Üniversiteyi tamamlayan Doğukan, lösemi savaşını kazandığı hastaneye iş başvurusunda bulundu. Gerekli yetkinliklere sahip olduğu tespit edilen Doğukan işe alındı ve hastanenin tıbbi arşiv bölümünde çalışmaya başladı. Şimdi hastanede kendisi gibi tedavi gören lösemili çocuk hastaların dosyalarının ona geldiğini, bu dosyaların onu ayrıca duygulandırdığını söyleyen Doğukan, aynı süreci yaşamış biri olarak neler yaşadıklarını çok iyi bildiğini belirtti.

"Zorlu tedaviyi atlattı"
İhlas Haber Ajansı’na konuşan ve Çocuk Hematolojisi Uzmanı ve Çocuk Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Bülent Antmen, Doğukan’ın kendisi için çok özel olduğunu söyledi. Antmen, “Doğukan ile 2006 yılında tanıştık. Tetkiklerimizden sonra Doğukan’a lösemi teşhisi koyduk. Çok yoğun tedaviye başladık. Onun ilk 1 yılı Doğukan hastanede kaldı ve çok ciddi tedaviler gördü. Toplam 6 kürü 10-11 ayda aldı. Bu kürlerden sonra oral tedavi süreci sürdü ve o süreyi de Doğukan başarıyla bitirdi. Tedavisiz olduğu dönemde de kontroller devam etti. Doğukan tedaviden sonra okuluna döndü ve üniversiteden sonra karşımıza bir delikanlı olarak çıktı. Doğukan, hastanemizde işe başladı. Onun sağlıklı büyüdüğünü görmek güzel, ama Doğukan aynı zamanda tüm çocuk hastalarımız için bir umut. Kanseri yenip, iyileşebileceklerine dair canlı örnek ve çok büyük bir umut oldu” ifadelerini kullandı.
Hastalarının büyüyüp yetişkin olduklarını görmenin, aynı hastanede çalışmanın çok güzel bir duygu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bülent Antmen, Doğukan’ın hastanede işe girmesinden dolayı mutlu olduğunu belirtti.

“Bülent hocam benim ikinci babam”
Doğukan Demir ise yaşadığı zorlu sürecin ardından lösemiyi kazandığı hastanede işe girdiği için mutlu olduğunu belirterek, “İlk 4 sene çok ağır olmak üzere toplamda 5 sene tedavi gördüm. Ağır kemoterapiler uygulandı. Bu süreçte çok zorluklar çektim çünkü çocuktum. 9 yaşındaki bir çocuk için gerçekten zor günlerdi. Ağır kemoterapiler alıyordum. Bazı yiyecekler kısıtlanıyordu, çorbayı bile pipetle içtiğim günler yaşadım. Dışarı çıkmak istiyordum, top oynamak istiyordum ama bana yasaktı. O zaman Bülent hocama biraz kızıyordum. Büyüdükçe anladım tabii; Bülent hocama o kadar büyük saygı ve sevgi duydum ki anlatamam. Şu anda beni hayata bağlayan doktorumla aynı hastanede çalıştığım için çok mutluyum. O benim ikinci babam. Kendisine minnettarım. Beni tedavi eden doktorumla aynı hastanede çalışmak çok güzel bir duygu. Bülent hocam benim ikinci babam, o da beni oğlu gibi görüyor, onunla aynı hastanede çalışmak çok ayrı, çok güzel bir duygu” diye konuştu.

KAYNAK: İHA
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *